Bolivarcı Devrim
Venezüella'lı eylemci Jose Antonio Hernandez'in , Eylül 2006'da İşkoçya'da düzenlenen konuşma turu sırasında yaptığı konuşmanın metni aşağıdadır. Jose Antonio, Bolivarcı devrimin kökenleri ve gelişimini kendi deneyimlerinden örnekler vererek anlatıyor.
Bolivarcı devrim Venezüella'da, özellikle 20.inci yüzyılın son yirmi yılında, kapitalizmin çelişkileri sonucu doğdu Bu çelişkilerin bazılarını gözden geçirelim: örneğin, 18 şubat 1983'de meydana gelen olaylara bakalım. O gün ‘' Kara Cuma'' olarak biliniyor. Ülkemizin bütün insan kaynakları ve bütün doğal kaynaklarına rağmen fakir ilan edildiği gün bu idi. Pek tabii ki, bu tarihten çok daha önceleri fakir bir ülke idik ancak ciddi bir ekonomik kriz ekonomik durgunluğa yol açtı ve bir çok şirket ve sanayi kuruluşunda büyük çaplı işten çıkarmalar meydana geldi.
Venezüella oligarşisi ile ittifak halinde olan Carlos Andrés Pérez hükümeti - onun hükümeti en kötüsü idi- gibi, İMF'in planlarını uygulayan, emperyalizmin kuklası olan hükümetler tarafından yönetiliyorduk.
27 Şubat 1989 gecesi insanlar uyandıklarında temel ürünlerin fiyatlarının yüzde 100 civarında artırıldığını gördüler. Ulaşım araçları yüzde 200% ve 300% arası zam gördü.
Güçlü bir kızgınlık duygusu Caracas'ın caddelerini doldurarak tepkilerini ortaya koyan ve hakları için - bu hakların en önemlisi olan bütün insanlar gibi onurlu bir şekilde yaşamak için - savaşan toplumun en muhtaç kesimlerini etkiledi.
Hükümetin cevabı ordu'yu ‘'önce vur, sonra soru sor ‘' emri ile göndermek oldu. Resmi rakamlara gore, bu en alt düzeyde bir tahmin olmasına rağmen 2500 kişi öldürüldü gerçekte ise 5000'den fazla insan öldürüldü. Halkımızın hafızasına kazılan o gün "Caracazo" olarak anılıyor. Bu olay, Venezüella toplumunu sarstı ve Ordu içinde önemli bir tepki yarattı.
Bu olay, Ordu'nun içinde bir müddettir gelişmekte olan Bolivarcı hareketin gelişmesi için bir katalizatör görevini gördü. Henüz erken olmakla birlikte, 4 Şubat 1992'de teğmen Hugo Chávez Frías önderliğinde Bolivarcı bir ayaklanmayı tetikledi. Bu hareket başarıya ulaşmadı ancak 12 ordu taburunu seferber etmeyi başardı.
Popüler bir mahalledeki Naiquatá (yaşadığım yere yakın) isimli bir binada geçen bir olayı örnek olarak vereyim: Orada saklanan devrimci askerler teslim olmaya karar verdiler ( Chavez'in " o an için" dediği gibi) ve silahlarını bıraktılar- kan dökülmesini engellemek ve yaşayıp yarın için savaşmak için bu gerekliydi. Askerler binanın dışına çıkar çıkmaz devrimci şarkılar ve ulusal marşı söyleyen ve ellerinde kırmızı bayraklar ve pankartlar taşıyan çok sayıda kadın ve erkek ile karşılaştılar. Bugün Venezüella'da olanların tohumları o gün ekildi. Cesur askerlerin şahsında ülkeyi kapsayan kaos ve anarşı karşısında bir ümit buldular. Köylülere ve işçi sınıfından ailelere saldıran hükümete karşı çıkanlar onlar idi.
Daha sonra 1995-1996 sırasında derin bir ekonomik kriz Latin Amerika'nın en önemli bankalarından biri olan ‘'Banco Latino''nun kapanmasına yol açtı. Bu, Rafael Caldera hükümeti zamanında oldu. Bu sırada darbeye karışan diğer askerlerle birlikte Chavez hapisten serbest bırakıldı.
Chavez o zaman bir ülke turuna başladı ve Küba'ya ilk ziyaretini gerçekleştirip Castro ile görüştü. Chavez, Başkan adayı olarak öne çıktı. O zaman, ona karşı, Küba gibi bir diktatörlük yaratmak istiyor ya da sosyalizm hakkında konuşmadığı o günlerde bile, o deli bir kömünisttir suçlamaları ile birlikte bir saldırı kampanyası başlattılar.. Mamafih, o seçimleri açık bir farkla kazandı.
Burjuvazi onu satın almayı denedi ve bunun olmayacağını anladıkları an, ona ve devrime karşı bir saldırı kampanyası başlattı.. Bu 11 Nisan 2002 karşı devrimci darbesi ve petrol sabotajı ve Venezüella ekonomisinin can damarını teşkil eden PDVSA'nin kapatılması ile sonuçlandı.
11 Nisan günü muhalefet özel medya kuruluşlarının yardımı ile büyük bir kalabalığı harekete geçirmeyi başardığı zaman yürüyüşlerini önünde devrimi savunmak için erkek, kadın ve çocukların toplandığı Başkanlık sarayına yönlendirdiler. Açık bir çatışma yaratarak destabilazasyon ortamı yaratmak ve Başkan'ı devirmek istediler ve istedikleri gibi oldu.
Muhalefet generallerinin Başkanlık sarayını bombalama tehditleri karşısında Hugo Chavez teslim olmaya karar verdi ve bir darbenin gerçekleştiğini söyledi. - aynı taktiği 1973'de, Şili'de Salvador Allende'ye karşı kullanmışlardı.
Ertesi gün, (12 Nisan) yollarda, işyerlerinde ve okullarda, her yerde büyük bir sessizlik vardı.
O gün İşverenler örgütünün başkanı Bay Carmona Estanga, muhalefet liderlerini yanına alarak kendisini Venezüella Başkanı olarak ilan etti ve Anayasa mahkemesi, Ulusal Meclis gibi bütün anayasal kurumları fesh etmeye başladı.
Darbeyi desteklemeyen bütün milletvekilleri, valiler ve belediye başkanlarına karşı baskı ve zülüm kampanyasına başladılar. - tutuklamalar gerçekleştirildi ve bazı sendika ve toplumsal örgüt liderleri vuruldu.
Önemli olduğunu düşündüğüm başka bir örnek daha var: 12 Nisan gecesi, 13 Nisan sabahı, radyoda 20 kişinin bir Ulusal Muhafaza Birliğini etkisiz hale getirdiğini duydum. Bu açık bir yalandı. Arka plandan yoğun bir gürültü geliyordu. Gerçekte Ulusal Muhafızlar Vargas eyaletinden kıyı yoluyla Caracas'a geliyorlardı.
Evimden erken saatlerde çıktım ve Catia meydanında( yaşadığım yer) yüzlerce kişi şehir polisi ile çatışıyordu. Caracas'ın tümü öğlen civarı olduğu gibi bloke edildi ve kitleler Miraflores'de ki başkanlık sarayına doğru yürüyüşe geçtiler.. Ülkenin her tarafında kitleler askeri kışlalar ve hükümet binalarını işgal ediyordu. Bu ordunun devrimci bir kanatını Orchila adlı küçük bir adada tutsak edilen Chavez'i kurtarmanın gerekliliğini ilan etmesine yol açtı.
Bütün bunlar olurken medya "Tom ve Jerry" benzeri gibi çizgi filmler gösteriyordu. Medya'ya verilen emir devrime sempati duyanları ekrandan uzak tutmaktı. O zaman medya şirketleri de kitleler tarfından işgal edildi.
Yalnızca 48 aat içinde ezilen kitleler harekete geçirerek emperyalist darbe ve yerel işbirlikçilerini yerle bir etti. Bunun yalnızca bir ismi vardır: Devrim.
Karşı devrimin diğer önemli bir yenilgisi de ülkenin petrol şirketini kapatma ve sabotaj girişimlerinin başarısızlığa uğramasıdır. Manajerler orayı kapatmaya karar verdiğinde ve işçileri yeniden üretime geçmemeleri için tehdit ederek petrol üretimini sıfıra düşürmeyi başardılar, bu ülkeyi derinden yaraladı. Ancak, işçiler emekli işçilerin yardımı ve işçi kontrolü üretime yeniden başlayarak bu durumu aşmayı başardılar.
Petrol kıtlığı vardı. Yaşlı bir adamın, " Odun ya da kömür yakarak yemek pişirebilirim ancak Chávez gitmeyecek!" sözleri halkın duygularını iyi bir şekilde ifade ediyordu. Bir kere daha muhalefet yenildi.
Muhalefet ayrıca dokuz kere seçimleri kaybetti. En önemli iki tanesi 15 Ağustos 2004'de ki güven oylaması ( Chávez oyların yüzde 60'ını alarak kazandı) ve de zayıflayan muhalefetin seçilmek için yeteri kadar destek bulamadığı Ulusal Meclis seçimleri idi. Seçimleri boykot etmeye karar verdiler- hile yapıldığını iddia ettiler. Ancak bu da bir işe yaramadı ve şu anda parlamentoda herhangi bir temsilcileri yoktur.
Bütün bu gelişmeler iktidar dengelerinin devrim lehine değşimesi sonucunu verdi. Pratik de yaşanan deneyim sonucu Başkan, ‘'üçüncü yol bir yalandır ve tek alternative kapitalizmden sosyalizme geçiştir'' dedi. Bu gelişme çok önemli çünkü bilinç düzeyinde önemli bir sıçramaya işaret ediyor.
Başkan, bir keresinde, " Anayasa'da belirtilen amaçlarımıza kapitalizm altında ulaşamayız, kapitalizmin limitlerini aşmamız gerekiyor'' dedi. O, tekellere, büyük işletmelere ve özel bankalara karşı mücadeleden söz ediyordu.
Özellikle, -11 Nisan, petrol tesislerine sabotaj, kapatmalar- konularında muhalefete karşı kazanılan zaferler zaferler sonrasında önemli sosyal programlar başladı. Onlara ‘'misyonlar'' deniyor.
Örneğin, Misyón Robinson sayesinde Venezüella herkesin okuma yazma bildiği bir ülke oldu ve ilk ve orta okullar şebekesi kuruldu.
Kübalı kardeşlerimizin yardımıyla kurulan Misyon Barrio Adentro ile ülkenin en ücra köşelerine bile temel tıp servisleri götürüldü. Günümüzde Misyon Barrio Adentro II ile son teknoloji ile donatılan, bedava halk klinikleri ve teşhis merkezleri kurulması hedefleniyor.
Misyon Mercal 26 milyon kişilik nüfusun 15 milyonuna kaliteli gıda maddelerini taban fiyatlardan satın alma garantisi veriyor. Misyon Cultura, Misyon Ribas ve Sucre programları, ile ücretsiz eğitim sağlayan 3.000'den fazla Bolivarcı okullar ve Venezüella Bolivaryan Universitesi kuruldu.
Bütün bu sosyal programlar sonucunda toplumun en muhtaç kesimlerinin yaşam koşullarında bir iyileşme sağlandı, ancak bundan daha önemli bir gelişme daha vardır. Halkın Chavez'e gerçekten teşekkür ettiği bir şey - milyonlarca Venezüellalı politik hayata gözlerini açtı.. Yaşama değişik bakış açılarından bakıyor, yoksulluk ve toplum içindeki çaresizliğin nedeni olan mevcut sosyal sistemi sorguluyorlar. Şimdi gerçekliklerinin farkında olmanın yeterli olmadığını, onu değiştirip, aşmanın gerektiğini biliyorlar.
Bütün bu gelişmeler ve zaferler onların kendi güçlerine duyduğu bir güvenin doğmasına yol açtı. Kitlelerin Chávez'i desteklemesinin nedeni budur. Bundan dolayı onu oligarşiye ve sağ kanat'ın saldırılarına karşı koruyorlar. O, teslim olmadığı ve ABD emperyalizme karşı çıktığı için halk, şimdi sadece ABD emperyalizmine karşı çıkabileceklerini değil, ABD emperyalizmini yenebileceklerine de inanıyor. Toplumdaki mevcut çelişkilere ve bütün sosyal problemlere karşı bir alternative sunan tek kişi Chavez'dir. O herzamn en güç anlarda bile kitlelerin yanında yer aldı. Muhalifleri ne derse desin o kitleleri hiç bir zaman yalnız bırakmadı.
Chávez bir çok kereler, bir devrimin bir insanın kişiliğinde temsil edilmesinin büyük bir yanlış olduğunu söyledi. O, " devrimci bir fırtına tarafından itilen önemsiz bir kimse olduğunu'' söyledi
Eğer burjuvazi endişe içinde idiyse, şimdi daha fazla endişeleniyorlar çünkü işçi sınıfı devrime damgasını bilinçli ve organize bir şekilde vuruyor.
Kitlelerin harekete geçtiği ve devrimin ilerlediği sınıf mücadelesinin bugünkü bağlamı içinde birlikte yönetim (co-management) çok önemli bir anlama sahiptir. Chávez " devrim içinde devrim" ve "sürecin derinleştirilmesi'' için çağrı yaptı. Bunun anlamı co-management'in zengin ve güçlüleirn çıkar ve ayrıcalıklarına karşı bir tehdit teşkil etmesidir.
Biçimcilerin devrimci co-management'ın gerçek anlamını görmesinin imkansız olmasına rağmen, bunun başka yerlerde uygulanan reformcu co-management ile karıştırılmaması gerektiğini belirtmeliyim.
Bu co-management INVEPAL, INVEVAL, INVETEX ve ALCASA ( Venzüella'da iyi bilinen işçi kontrolu altındaki dört fabrika-Ed.) örneklerinde olduğu gibi işçi kontrolunun sağlanmasını hedefliyor. Şimdi adı INVEPAL olan VENEPAL işçilerınin mücadelesi bütün bu sürecin kökünde yatıyor, onlar 4 yıl once kontrolu ellerine aldılar. Hareketimiz içindeki biçimciler işçi kontrolu altında uluslalaştırma olamayacağını çünkü hükümetin böyle bir talebi savunmayacağını söylediler.
Biz bunun mümkün olduğunu savunduk çünkü hükümetin bu konuda belirli bir politikası yoktu. Yapılması gereken mücadeleyi genişletmek ve kırsal kesimdeki köylülerin mücadeleleri ile birleştirerek devrimci süreçi derinleştirmekti.
Sürecin derinleştirilmesinin anahtarı Bolivarcı devrimi savunmak için verilen mücadeleler arasındaki bağlar ve bu mücadelerin nasıl kazanıldığıdır.
Bu işçilerin zaferlerinden sonra, biz, büyük bir sevinç ve umut duyduk ancak mutlulugumuzun nedeni hareketin diğer kesimleirne izlenecek yolun gösterilmiş olması idi - zafere ulaşan bir fabrika işgalleri kampanyası ile işçi sınıfının somut bir eylem planı etrafında birleşmiş olması idi bu.
Başkan Hugo Chávez kendisinin dürüst ve büyük bir devrimci olduğunu gösterdi, ancak, o, tek başına, zafere ulaşacak olan bir devrimi gerçekleştiremez ve o da bunu biliyor. Bundan dolayı marksistlerin görevi co-management kampanyasını savunmak ve derinleştirmek ve ekonominin işçiler tarafından yönetimine doğru yönlendirmektir.
Bu fabrikalardaki işçiler daha fazla gelişim sağlamak için halen yönetici sınıfın ellerinde olan ekonominin ana parçalarını ulusallaştırmanın gerekli olduğunu biliyorlar. Tekeller, büyük tarım işletmeleri ve özel bankalar ellerindeki bütün ekonomik iktidar ile devrime saldıran paralı askerleri finanse ediyorlar. Geçenlerde bazı şehirlerde paramiliteri grupların saldırlarına şahit olduk. Onlar silahlı idiler ve bazı üniversite rektörleri bu grubların üniversite laboratuarlarında Molotov imal etmesine izin verdi. Ayrıca kırsal kesimde sürdürülen terror kampanyası sonucu 200 köylü öldürüldü.
Ancak, biz devrimin zafere ulaşacağından eminiz. Fabrika işgallerinin zafere ulaşması bir domino etkisi yarattı. Yeni bir fabrika işgalleri dalgası ve işçilerin teşebbüsleri sonucu yeni bir örgüt yaratıldı: İşgal ve co-management Altındaki Fabrikaların Devrimci Cephesi, FRETECO, amaçları aynı mücadelenin parçaları olan değişik anlaşmazlıkları koordine etmektir.
İşgal ve co-management altındaki fabrikaların işçileri işçi sınıfının geri kalan kesimlerini birleştirmek için mücadelede ileri müfrezeleri temsil ediyorlar. - zafere ulaşmak için ordunun diğer kesimlerinin kendilerini izlemesi gerektiğini biliyorlar. Bu ordu, işçi sınıfının diğer kesimleridir.
Devrimin kaderi, simdi işçi sınıfının kendisini ezilenler ve sömürlenler ile birlikte, sosyalizmi kurmak için, mücadelenin önsaflarında yerleştirip yerleştirmeyeceğine bağlıdır. Bu konu, Bolivarcı devrimin zaferi için hayati, öneme sahiptir.
Bolivarcı devrim, dünya çapında değişik mücadeleler yani Dünya Sosyalist Devrimi sürdüğü sürece yaşayabilir. Chávez'in bir deyişi ile özetlersek, " kapitalizm uluslararası düzeyde çökmeli, aksi takdirde çökmeyecektir. "
Yaşasın ezilenlerin ve sömürülenlerin mücadelesi çünkü dünyayı değiştirecek olan onlardır.!
Yaşasın Dünya Sosyalist devrimi, çünkü dünya bütün halklara aittir!
Chávez'i ve Bolivarcı devrimi Savunmalıyız!
Dünyanın İşçileri Birleşin!